Pazartesi, Şubat 14

hepsibiryasonunda...

bugün tüm gün kafamın içinde yazdım. yürüdüm yazdım. arada baktım olmuyor, telefona kaydettim düşüncelerimi,ferhan sensoy der ki esas yazar kafasında yazandır. uyandım, kendime saat 6.'da uyanamanın hesabını sorup stresini yarattıgmı gördüm, diger bir stresim döşemcide olan koltuk ve bana düşündürdükleri idi, digeri ise, 14 gün önce meydan gelmiş olayın gene aklıma gelmesiydi.  elimde olupta çözebileceklerimi çözeyim diye düşündüm, telefonuma yoga in bed yazdım ve karşıma bir dolu, tam benim modumda olan kişilere sanırım yaratılmış yatak içinde yoga hareketleri olan videolara cıktı, ve onlardan hareketler yaparak yatakten yere indim ve direk salona geldim.şu an elimde olan kitabı bitirdim, kendimi editor ve ilk okuyan olarak kitabı cok özel hissettim ve bir dolu kavramsal fikir geldi aklıma ve kitabın gidişine yön verdiğim için pek tatmin olmuş hissettim. ikinci stres kaynagım olan döşemecideki koltuğa geçtim, evden çıktım yürüyerek, arnavutköy'e ulaşmak amacıyla yola koyuldum. derken az önce uyurken, corbanın içine attıgım sarımsak coklugu uyku verdi ve uyukaldım, rüyamda birini ve pıding gördüm, yapabileceğim olan riyayı gercekleştirip gittim puding istedim ve yaptım, tam o sırada, jay jay joahnson'dan haber geldiğini ve toplantıya gideceklerini söyleye arkadasımın daveti ile içim heyecanlandı fakat zaman kısıtı ve sarımsak uyuklaması nedeni ile gidemedim, metroya taksi ordan metrodan ilgili yere yetiş için zamanım yoktu, yaşlandım mı dedim, hayran oldugum bir insanla iş konusma ve onun sarkı söylemeyen sesini duyma fırsatını degerlendirmemiş, ya yetişirsem değil, nasıl olsa yetişemem zaten çok uykum var ihtimalini pekiştirip, pıding yapmaya devam etmiştim, 12 yıldır begendiğim bir şarkıcı, ilk begenme anımda sesini duyup, sefahathane'de cd kabnı sormustum, mavi gömlekli incenik ineze bir adamdan dean martin -leonard cohen karısımı bir ses cıkmasıydı benı ben bu kişiyi bundan sonra severim dedirten, saclarını uzutaıp yarısını kazıyıp turuncu yapana kadar da sevdim, klasik yanı hosuma gitmişti.. arnavutköy'e yürürken  bebek yokusunda yeşil renkli küçük papagan gordum bir dalda üç tane fotograf cekerken uctular, aklım jay de kaldı, arkadasımı aradım hala beklıyorum dedı, arkadan sound check sesleri gelmekte, ve henuz konusmamıslar, şimdi cıkıp gitsem yetişir miyim derken, gene içimde bir heyecan akısı baş gösterdi. Gidiyorum...

Hiç yorum yok: