Perşembe, Mayıs 28

mesela..





July 2
http://www.pariste.net/2014/11/cafe-des-deux-moulins-amelienin-izinde.html
http://www.pariste.net/2015/03/musee-de-la-vie-romantique-romantizm.html

July 3
http://www.pariste.net/2014/02/saint-louis-adas-ile-saint-louis.html
http://www.pariste.net/2014/01/notre-dame.html
http://www.pariste.net/2015/02/parisin-unlu-kitapcs-shakespeare-and.html
http://www.pariste.net/2014/03/saint-germain-bulvar-boulevard-saint.html

July 4

http://www.pariste.net/2014/01/marais-bolgesi-le-marais.html
http://www.pariste.net/2015/03/maison-de-victor-hugo-victor-hugonun-evi.html
http://www.pariste.net/2015/01/merci-used-book-cafe.html

July 5
http://www.pariste.net/2014/01/montparnasse-binas-tour-montparnasse.html
http://www.pariste.net/2014/01/montmartre-ve-sacre-coeur.html


July 6
:)

Perşembe, Mayıs 14

mesela


Normalde kendi halinde tipik bir Paris sokağıyken düzenlenen brocante ile birdenbire bir şenliğe dönüşen caddenin iki yanı boyunca, bazen küçük bazen de büyük bir meydan, eskilerin alınıp satıldığı pazar eğlencesi oluveriyor. Çoğunlukla brocante'ın ucu bucağı olmuyor. Hangi birine bakacağınızı şaşırmış bir vaziyette saatlerinizi geçirebiliyorsunuz hiç aklınızda yokken.


Marais Bölgesi'nin Paris haritasında konumlandırmak için Hôtel de Ville ile Bastillearasında kalan bölgenin kuzeyi gibi düşünebiliriz. Bir kısmı 3. bir kısmı 4.arroindissement sınırları içinde yer alıyor.

Daracık sokaklarda dolaşırken birbirinden sevimli caféler, restoranlar, çok ilginç objelerin satıldığı dükkanlar, küçük butikler, kitapçılar ve daha neler neler çıkıyor karşınıza.


Peki buraya neden gidiyoruz? Elbette manzarasından öte burada yaşayacağımız canlılığı iliklerimize kadar hissetmek için. Daracık sokaklar, minik dükkanlar, cıvıl cıvıl insanlar; tüm bunlar size şahane vakit geçireceğiniz bir mekan vaadediyor. Eh tabi bir de meşhur Sacré Coeur Bazilikası Montmartre Tepesi'nde.

Yaklaşık 11 hektarlık bu mezarlık Père Lachaise kadar yeşillik olmasa da yine de "park ve bahçe" kıvamında gezilebilecek nefis bir mekan. Burada bulunan birbirinden etkileyici, pek çoğu sanat eseri kıvamındaki mezarlar arasında dolaşırken, mezarlık değil de sanki açık hava müzesi geziyormuşsunuz hissine kapılacağınızdan eminim.


Ve böylece bitirdik Montmartre Mezarlığı gezimizi. Şimdi geldiğimiz kapıdan geri çıkıp Boulevard de Clichy'ye ulaşalım, oradan dilersek Pigalle'in günah çağrısına uyalım dilersek de Place de Clichy'ye dönüp hayatın canlılığını iliklerimize kadar yaşayalım. Belki buradan Montmartre Tepesi'ne dönmek istersiniz, belki şehrin diğer iki önemli mezarlığı olan Père Lachaise ve Montparnass Mezarlığı'nı görmek? Ah bu arada, siz siz olun Montparnasse ile Montmartre kelimelerini sakın birbirine karıştırmayın... Bir de, Amélie filmini izlediyseniz, Amélie'nin çalıştığı Café des Deux Moulins hemen yakınlarda, belki görmek hoşunuza gidebilir ya da Romantizm Müzesi - Musée de la Vie Romantique'in o küçük ama güzel bahçesinde almak yorgunluk kahvenizi...


Sanki çok uzaklaşmışsın da kaybolmuşsun gibi geliyor insana ama aslındaDalida’nın mezarının hemen arka sokağındasın ve az önce yokuştan yukarı çıkarken Amelie filminin çekildiği Café des Deux Moulins’in önünden geçtin farkında olmadan. Hatta kafanı çevirip arkana baktığında uzakta Abbesses meydanını ve metrosunu görüyorsun, hani Concorde’dan gelmiş olsan burada inip azıcık yürüyerek de ulaşacakmışım diyorsun kendi kendine. Aman dikkat, Abbesses istasyonunda indiğinizde sakın merdivenlerden çıkmayın, çünkü bitmek bilmiyor, mutlaka asansörü kullanın :)



Trattoria d'Angelo

Hem içkiye çok düşkün biri değilimdir, hem de alkole karşı dayanıklıyımdır ama buranın kırmızı şarabından iki yudum alınca bulutların üstüne çıkmış gibi oluyorum, kafa hemen bir leyla oluveriyor. Aslında hayatım yolunda, taşlar yerli yerinde ya Paris'te o yüzden ağzımın tadı yerinde sanırım, ne yesem beğeniyorum, ne içsem beni mutlu ediyor.