Pazar, Mart 11

Birant

Konustuk. Hayat diye özetledik konuyu. Kısa ama derin. Anlaşılmak bu olsa gerek, ruhunu bilmek karşındakinin onun da sana açık olması lafları alınmadan kendi komplekslerine yenilen algılardan geçirmeden dinlemek konuşmak ve paylaşmak. Karşıdakinin laflarının sadece senin iyiliğin için ve sana yarar getireceğini bilerek söylenmesi. Saygılı ve kırıcı olmadan hiç. İki tarafta da oncesi ve sonrası olması. Konuşmazsak olmazdı kısmı. Boş değil. Kafa açıcı ve ileriye götüren sevgi dolu. Herkesin kendi düşündüğünün dısında bir bakış acısına ihtiyacı var.
Buruk ama mutluyum. Havaalanları ilginç nerdeyse hayatın ta kendisi olan kavuşma ve ayrılık anlarına yer veriyor.
Sevgimi yeterince gösteriyor muyum? Gösterebiliyor muyum bilmiyorum.
Orda olmak en güzel kanıtı değil mı?

Çağirinca gelmek kadar hoş bir şey var mı? Özgür ama sıkı bir ask istiyorum.
İhtiyac değil istek yasama yasam katsın diye!
Yazıda bir cok duygunun yoğunluğu var, icinde cok konu var serilin ortaya açılmayı bekleyen.. Acmak lazım içimi dolduran onca güzel his gibi bu yazınin cümlelerini... altı dolmalı, ifadesini kağıtta bulmalı varlar, hak ediyorlar bunu. Gözlerine bakmak yeterli, gözlerime bakman yeterli. Yasamak,
konuşmadan.

Not: bu yazı bitip kitabıma devam ederken karşılaştığım satır :

Alışageldigimiz düşünceleri altüst eden karşıtlıkların temelinde, içsel yaşantılarımızı normal konuşma diliyle anlatmak zorluğu yatmaktadır.

Hiç yorum yok: