Cumartesi, Kasım 5

Yoğunum.

Fotoğraf : Özge Özdoğan


1955, 1970, 1975, 1977,1974,1921,1931 son yazdıgım tarihleri attım.
Bilemedim çünkü doğum tarihlerini, yarın kontrol ederim. Bu akşam bir masanın etrafında bu yaşlarda aynı kandan insanlar toplandık ve yemek yedik. Güzeldi, şunu düşündüm, aslında her insan özel ve her insandan stil tavır tarz olarak onlarca var.  Benim favori insanlarım her fonda aynı davranabilenler. Fotograflar çektik. En önemlisi o anı yaşadık. Böyle bir anı aramızda 1982 ve 1972 varken hatta 1948'de varken 2009 yılında da yaşamıstık. şimdi 2011'i bitiyoruz, 1948 artık bizimle aynı masaya oturamıyor, üç yıldır bizimle ancak yemek yeme, uyuma, yaşama stili tamamen değişti. Olayı anlamak kabullenmek ve içinde yaşamaya başlamak hep bu üç yılın içinde oldu. İnsan beyni durmuyor, soru soruyor, olan olaya kendi gözünden, kardeş, anne, eş gözünden bakıyorsun, acı ve yokluk hissetme karşılaştırması yapıyorsun, sonunda anlıyorsun ki, ne düşünsen gerçek ile alakalı olmayabilir, sadece nefesinin akışını değiştiren tek düşünce onun gözünden baktığında, biz ve günler onun etrafında aynen sahneye çıkar gibi geliyor ve geçiyoruz, o hep sabit, aynı yerden bize bakıyor. Bıktım artık demiş bugün. Yediğimiz en lezzetli balık, eve sadece içinde ben oldugum tekne içinde bogazı soluyarak hatta içmek istercesine keyif alarak geçsem de, bıktım kelimesi iç acıtıcı. Yazıyı mutluluk ifadesi, aramzıdaki 1920'lilerin varlığı ne tatlı, yaşasın, şükürler olsun, ailen olması ne güzel, ve böyle bir ailen mutluyum  yazacakken, içimden bu kelimeler çıkıverdi.
Bıkma yaşa. Bırakmadan bırak bazen.. İnsan aslında bazen bu hayatta yapmak isteyip yapamadıklarına dem vururken bir daha dünya gelsem ve ya eski yaşamlar var ise kesin ben şuydum dediği anlarda bir durup düşünmeli.
Bu yasamda yapmalı her ne ise o yapmak istediği.
Sağlıkla Canım Ailem!

Hiç yorum yok: