Cumartesi, Kasım 5

Kedi-Kendi

Kedi ile kendi, kelimesi, aslında farklı olsa da bir n ile benzerlik kazanabiliyor, biraz kafa orarsan tabii kelime üzerinde.
Kediler kendilerine düşkündürler gibi bir cümle kurarsam daha net anlatmış olur muyum meramımı bilmem.

Kedi gibiyimdir belki de haberim yoktur, bir köpeksever olarak aslında kedilerle olan benzerliğimi geç fark ediyor olabilirim.

Öyleyim..

Bundandı belki ego savaslarından patlayan blogumuz hepsi bir ya!da kedileri her gördüğümde delirmem.
Sevmemem.
Psikolojide de çok geçer insan kendine en benzerde yaşarmış sorunları. Sana en yakın olması gerekeni aslında gidip bazen uzagında tutabilirmiş insan.
Basit görünen ama zor konular bunlar.

Dün hiç duymadığım bir kedi şarkısı ve bana geçen bayram hediye edilen Kedi ile bu düşünceler belirdi.
Sabahtan beride aklımda. Başım ağrıyor, kendimi bu konuda bile bile, Sarafin Merlot içtim. Frontera dışında basımı agrıtmayan bir şarap bulmalıyım. Bir de bazı şaraplar neden baş ağrıtır bunu da öğrenmeliyim, 2009'da bai gösteren ben şef olacağım içimdeki şef'ten gene haber var, her ne yeni bilezikse koluma takmak istediğim, hep yanında yoga var. Yazıyı saymıyorum bile, o zaten kendimim.

Bir kedim bile yok.
Köpeğim de. Hayvanların beyni ile kurduğum o doğal iletişimi ne severim ben oysa ki.
Köpekli anılarımda buruk bir yer de. Bir yer de değil, bakış açımı değiştirdiğim anda.
Köpek yazısı değil bu kedi yazısı. Bir de kaç zaman önce Akmerkez'de görüp gönül verdiğim Bengal kedisi var. Evde sana bakan iki göz keyifli bir şey. Enerjisi hoş.

Gene de kedi mi köpek mi dendiğinde, elbet köpek.

İyi bayramlar

Kurban edilmemek lazım, kurban olmamak ta..Hiç kimseye..
İnsanlarla olan problemimi kendimle çözmek kararı verdiğim bir gün.

Hiç yorum yok: