Çarşamba, Ekim 26

Keskelalaka

(Fotografın da başlıkla uyumlu keskelalaka olmasını istedim. )
Je suis dans la piscine!

Edebiyat olmasa ben kendimi çok yanlız hissederdim, fotoğraflar zararsızdır misali, kitaplardaki kişilerde zararsız aslında, o sırada kitapta konuya göre zararlı olsalar bile, rol icabı ya, veya yazarın kahramana o sırada yüklediği rol icabı ya.. Belki de günlük yaşamda da böyle bir düstur vardır..

Günün lafı keskelalaka çünkü bir konuda herşey yerli yerine tam oturmusken içimden fışkıran bir duygu seli ile durduk yere burnuna bayıldıgımı ifade ettim birine. Keskelalaka baslıgı ondan atıldı. Mesela bu sabah güne başlarken aklımda bunu yapmak yoktu. Hergün gördüğüm burun, onu beğendiğime ilk karar verdiğim günde katiyen burnu değildi ön planda. Daha ziyade onun enerjisini, tuhaflıgını ve anti kahraman tavırlarını beğenmiştim.

Şimdi aklımdakileri not alıyorum, sabah erken kimse yokken yazacagım şu an yediğin fırında mercimekler ve öncesi içtiğim domates corbası onlardan da önce içtiğim bir kadeh sarap ve ceviz beni yorgun yaptı, onlardan da öncesinde upuzun bir saati canlı yayın olan bir gün var. Hayat kendine göre olup geçerken bir de benim o hayatın içinde olup dıştan bakabilen yanımda eklenince tüm yenen ve içilenlere haliyle yoruldum.

Yatakla yatay, uykuyla bir olmak şimdilik en içimden geleni.

Yeni ay!

Hiç yorum yok: